Bandırma Vapuru: Ulusal Kurtuluşun Sembolü


Bandırma Vapuru, Türkiye'nin tarihinde önemli bir rol oynayan ve özellikle Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'a çıkarak Kurtuluş Savaşı'nı başlatmasında sembolik bir anlam taşıyan bir gemidir. Konumuz bir gemi ve alanımız da lojistik olduğuna göre bugün yani 19 Mayıs 2024’te bu gemiden bahsetmemiz isabetli olacaktır. 

Bandırma Vapuru, 1878 yılında İskoçya'nın Glasgow şehrinde Mac. Intyre Paisley - Huston and Cardett tersanesinde 21 numaralı sırayla 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir. Geminin adı yapılışından itibaren Bandırma Vapuru değildi tabii. İlk olarak Trocadero adıyla hizmete giren gemi, beş yıl boyunca Dussey and Robinson şirketi tarafından işletilmiş ve daha sonra 1883 yılında Yunanistan'daki H. Psicha Preus Firmasına satılarak Kymi adını almış ve Londra’da olan kaydı Pire Limanına taşınmıştır. Ancak 1891 yılında Cap. Andereadis firmasına satılmış ve ne yazık ki kaza sonucu batmıştır. Bu talihsiz olay sonrasında gemi yüzdürülüp İstanbul Rama Derasimo firmasına satılarak Kymi adıyla İstanbul limanına kaydedilmiş ve Türkiye sularında faaliyet göstermeye devam etmiştir. 

1894 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun Deniz Yolları İşletmesi olan İdare-i Mahsusa'ya nakledilmiş ve Türk bayrağı çekilerek adı Panderma olarak değiştirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Marmara Denizi kıyılarında, Tekirdağ, Mürefte, Şarköy, Karabiga ve Erdek arasında yük ve yolcu seferleri yapmıştır. 

1910 yılında İdare-i Mahsusa statü değiştirmiş ve Osmanlı Seyrüsefain İdaresi (Osmanlı Denizcilik İşletmesi) olarak kurulunca geminin adı Bandırma olarak değiştirilmiş ve posta vapuru olarak hizmet vermeye başlamıştır. Hatta 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk ve silah arkadaşlarını Samsun'a getirdikten sonra yine posta hizmetlerine devam etmiştir. Ancak gemi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra 1924 yılında hizmet dışı bırakılmış ve 1925 yılında Türk armatör Bozmacı İlhami tarafından satın alınarak dört ay içinde hurda olarak parçalanmıştır. 

Bandırma Vapuru'nun tarih boyunca yaşadığı bu dönüşümler ve sonrasında 2003 yılında müze olarak açılması, Türkiye'nin denizcilik tarihinde önemli bir yer edinmektedir. Bu gemi, sadece bir taşıyıcı olarak değil, aynı zamanda ulusal bir kurtuluşun ve bağımsızlığın simgesi olarak da anlam taşımaktadır.

Yorum yazın

Daha yeni Daha eski